9 Eylül 2016 Cuma

Bilgili Akıl: Paralimpik Oyunları Başladı

Bilgili Akıl: Paralimpik Oyunları Başladı: Engel tanımayan, engelleri aşmak için kendilerini engellemeyen muhteşem insanları tanımak istiyorsanız mutlaka izleyin. İzlerken çocuklar...

Paralimpik Oyunları Başladı

Engel tanımayan, engelleri aşmak için kendilerini engellemeyen muhteşem insanları tanımak istiyorsanız mutlaka izleyin. İzlerken çocuklarınızı da yanınıza alın. İlham alırlar.
Ben, bugün (8 Eylül) çocuklarımla, kadınlar 48 kg judo 3.'lük karşılaşmasını izledim. Sporcumuz Ecem Taşın Tayvanlı rakibini yenerek bronz madalya kazandı. (Oyunlardaki ilk madalyamız.) Karşılaşmanın sonunda çocuklarıma "izlediğiniz sporcular görme engelliydi” dediğim zamanki tepkilerini görmeliydiniz.
İlerleyen saatlerde Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımımızın Japonya’yla olan maçını da yine birlikte izledik. Engellerin nasıl oluştuğu, sporcuların nasıl oynadığı, sandalye devrilirse nasıl kalktıkları gibi soruların sonu gelmedi. Karşılaşmayı 65-49 kazandık.
Sonuç olarak önce kendimize sonra da çocuklarımıza her an bir “engel” sahibi olabileceğimizi anlatmalıyız. Sporcuların hikayelerine baktığımız zaman deprem, trafik kazası gibi etkenlerle engel sahibi olduklarını görüyoruz.
Oyunlarda bu satırları yazdığım sırada atletizm yarışmalarını izliyorum. Madalya törenlerinde dikkat çeken bir ayrıntı oldu: Madalya kürsüsünde tüm sporcular eşit basamaklarda. Belki de engelliler engelsiz olduğumuzu düşünen bizlere mesaj veriyorlar: Biz eşitiz!
Sonuç olarak: Paralimpik Oyunlarını izleyin. Öğrenecek çok şey bulacaksınız. Kendi adıma ders izler gibi izliyorum oyunları.

8 Nisan 2016 Cuma

Bilgili Akıl: EMEKLİYE ZAM MASALI

Bilgili Akıl: EMEKLİYE ZAM MASALI: Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masalımızda bir Borazan takımı varmış. Bunlar âlemi sersem kendilerini akıllı sanırlarmış. Ülkenin yarı...

EMEKLİYE ZAM MASALI


Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masalımızda bir Borazan takımı varmış. Bunlar âlemi sersem kendilerini akıllı sanırlarmış. Ülkenin yarısı bunların yazdıklarına, söylediklerine inanırlarmış. Daha çok da söylediklerine… Okusalar zaten körü körüne inanmazlar, sorgularlarmış.
Şimdi gelelim masalımızın kahramanlarına: Emekliler…
Yıllarca çalışıp, yorulduktan sonra emekli olup evinde rahat etmek istermiş emekliler. Ama nerde? Onca yılın karşılığı üç kuruş maaşla geçinemezlermiş. Çoluk çocuk okula gidiyor. Evde tencere kaynayacak… Ne yapsın emekli… Gidip ufak bir dükkân açarım. Az da olsa bir gelir sağlarım diye düşünüp işyeri açmış. Devlet de, sen benim verdiğim maaşı beğenmedin o zaman ben de senden para keserim demiş. Emeklinin maaşından önce yüzde 15 sonra yüzde 10’a düşürdüğü oranda kesintiye başlamış.
Borazanlar o sırada başka şeyler için ötüyorlarmış… Bununla ilgili sesleri çıkmıyormuş. Günlerden bir gün Birileri demiş ki, “yönetime biz gelirsek bu kesintiyi kaldıracağız. Üstüne üstlük maaşlarınızı da arttıracağız.” Bunu duyan Borazanlar hep bir ağızdan ötmeye başlamışlar: “Batıracaksınız bizi”, “Para yok” Bunun üzerine Birileri “böyle böyle yapıp biz bunları öderiz” demişler.
Neyse onlar atışadursun emekliler de şaşkın şaşkın bunları izlerlermiş. Seçim olmuş bitmiş. Birileri yönetime gelememiş. Borazanların sesi daha da gür çıkmaya başlamış. Yönetimdekiler, birilerinin emeklilerle ilgili söylediklerini yapmaya karar vermişler. Emeklilerden aldığımız paraları artık almayacağız demişler. Emekliler sevinmişler. Paramız cebimizde kalacak, bir de zam alacağız iyi olacak diye.
Borazanlar başlamışlar ötmeye: “Emekliye müjde: Zam üstüne zam…” “SGDP zammı...” (?!?!????) (Hepsi aynı şeyleri söylediği için tekrarlamamayı yeğledim.) Emekliyi sarmış bir merak: “SGDP zammı da nedir ki?” Borazanlar ötmüşler: “Senden kesilen, senin paranı, sana geri veriyorlar. Beş kuruştu maaşın, düşmüştü üç kuruşa. Şimdi çıktı yine beş kuruşa.”
Emekli şaşkın: “Nasıl yani? Para benim param zaten alınması abesti” diye dursun. Borazanlar durmamış: “381 TL artıyor işte maaşın, 87 TL artan da var ama onları boş verin. 87 TL göz boyamaz” diye yaygarayı koparmışlar.
Emeklilerden birisi beklemiş bu yaygara ne zaman bitecek diye. Yaygara bitmemiş. Her gün ama her gün gazetelere bakmış. Bu 381 TL’yi kaç kişinin aldığını yazarlar mı diye. Yazan çıkmamış. Ya SGDP kesintisi biten kaç kişiydi acaba? Emekli olduktan sonra işyeri açıp da çalıştıran? Kimse yazmamış.
Aradan üç ay geçmiş. Borazanlar hala aynı şekilde ötüyorlarmış: Emekliye SGDP zammı diye… Büyük müjde diye…
Bahsi geçen emekli kalkmış (aslında kalkmadan) e-postayla SGK’ye sormuş:
Soru : Son yapılan yasal düzenleme ile emekli olup da kendi adına iş yeri açanların maaşlarından BAĞ-KUR kapsamında kesilen SGDP'nin sona erdirilmesi uygulamasından yararlanan 
1. Emekli sayısı, 
2. Bunlardan kaçının en yüksek emekli maaşı olan 3.814 TL aldığı, Bilgisinin tarafıma verilmesini arz ederim.

Saygılarımla, 
Emekli

Soruyu gönderdikten sonra başlamış beklemeye. Sonunda yanıt gelmiş:
Sayın Emekli İlgi: 2016-5187 numaralı bilgi edinme başvurunuz.
Son yapılan yasal düzenleme ile emekli olup da kendi adına iş yeri açanların maaşlarından BAĞ-KUR kapsamında kesilen SGDP'nin sona erdirilmesi uygulamasından yararlanan emekli sayısı 365.806’dır. Belirtilen tutarda emekli aylığı alanların sayısı ise verilememektedir. Bilgilerinize sunulur.
Bilgilerinizi rica ederiz.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Bilgi Edinme Birimi
Sayıları 11 milyon olduğu söylenen emeklilerden 365.806 kişinin zaten kendilerinin olan paraları alınmamaya, kesilmemeye başlamış. Ötsün borazanlar!!! Toplam içindeki oran yüzde 3,3… Bu sayının içinde kaç kişinin en yüksek emekli maaşını aldığına dönük soruya yanıt: Tıssssss… Buna neden yanıt vermedikleri açıkmış. 365.806 emeklinin tamamı 3.814 TL maaş alıyor olsa da allayıp pulladıkları “zam”mın geriye kalan 10.634.194 kişiyi ilgilendirmediği açık seçik ortadaymış.
İşte böyle emekliye zam masalının ortaya çıkışı… Kimi bu masala inanmış kimi de inanmamış…

Gökten üç elma düşmüş, emekliye rahat bir yaşam da düşmüş…



17 Kasım 2015 Salı

Paris, Paris...

Terör Fransa'yı vurdu. Dünya üzüldü. Terör Türkiye'yi vurdu bırak dünyayı kendi insanımız zor üzüldü. Kendi topraklarında sürekli ölüm haberi alan yurdum insanı Ankara'da, Suruç'ta, Reyhanlı'da patlayan bombalara tepkisiz kalıyor. Niye? Kendisiyle aynı görüşte değil diye... Şunu unutmayın: Bombalar halka açık yerlerde patlıyor, patlatılıyor. Oradan geçen bisikletli sen olabilirsin, oradan geçen yaya belki de çocuğun... Teröre dolaylı bile değil doğrudan destektir bu yapılan.
Fransa ektiğini biçiyor, sınırlarımın dışındaysa özgürlük savaşçısı, içindeyse terörist.
Olur canım başka bir arzunuz...

20 Ekim 2015 Salı

Kırmızı Işık Hakkında Bilmediklerimiz

Sayın Sürücü, özellikle şehir içindeki yollarda aydınlatma amacıyla kullanılan ışıklar dikkatinizi çekmiştir. Bunlar genellikle hava karardığı zaman yanarlar. Bir de yollarda giderken dikkatinizi çeken başka ışıklar da olduğunu biliyorum. Benim de dikkatimi çekmiyor değiller… Bunlar gece gündüz demeden yanarlar. Kimisi yolun sağında, solunda kimisi de havadadır. Bunlar kırmızı, sarı ve yeşil renktedir. Ne güzel değil mi? Bunları gördüğümüz zaman ne yaparız? Kırmızıysa dururuz, sarı yanıyorsa ne yaparız yavaşlarız, yeşil yanıyorsa zaten bir şey dememe gerek yok: Allah ne verdiyse gaza basarız ki, kırmızıya yakalanmayalım. Kurallar kavşağa yaklaşırken hızını azalt dese de o sayfayı okurken elektrikler kesildiği için o kuralı öğrenememişizdir.
Allah kimsenin başına vermesin ama yeşil yanıyordu ve geçemedik, durduk. Ne yapıyoruz? Telefonla sohbete devam ediyoruz, karşıdan karşıya geçen kadınları, kızları, yakışıklı delikanlıları kesiyoruz. Makyajımızı tazeliyor, saçımızı düzeltiyoruz, yanımızda oturan arkadaşımızla sohbeti koyulaştırıyoruz. Kim karışabilir ki? Arkada bekleyen saygısız araç sürücüleri dışında… O ne gürültü ya, sanki kornaları takılmış. Ne olduğunu anlamaya çalışmadan araç içi eylemlerimizi sürdürürüz. Arada bir de yakınırız: Öff ya yeşil ışık ne zaman yanacak?!
Anacığım, güzel kardeşim, ağabeyciğim senin o bahçe süsü sandığın trafik ışıklarındaki yeşil yandııı, söndüüü, bi daha yandı… Sen hala uyu… Dışarıdan gelen korna sesleri kimin için yükseliyor?
Ya arkadaş kırmızı ışıkta durdun. Ne diye trafik ışıklarına bakmazsın, dururken iyi… Bir de ışıkları görmeyecek şekilde durursun, öne geçersin… Baykuşsun ya kafayı çevirecen geriye ışıkları öyle görecen. Ya bırak arkadaş ya… Yapma bu zulümü ne kendine ne de diğer sürücülere.
Işıklarda durdun mu? Bak kardeşim ışıkları takip et. Sarı yanınca hazırlan, yeşil yanınca da geç git. Ne sen bekle ne de biz bekleyelim.
Korna çaldırma, sinirimi kaldırma…
Hadi dağılın…